2021 sezonu Formula 1 için uzun süre sonra devrim niteliğinde bir sezon oldu. Bu kadar büyük bir rekabet, her yarışın bu kadar heyecanlı geçtiği bir sezon en son ne zaman yaşandı hatırlamıyorum bile. 2021 sezonunda Verstappen, 4 senelik Hamilton tekeline muhteşem bir final ile son verdi. İki büyük şampiyonun çekişmesini her yarış, her tur son heyecanla izledik.
2021 sezonunun neredeyse her yarışı arşivlik yarışlardan oluşuyor. Tüm yarışların bambaşka hikayeleri var, bunları da tek tek yazmayı isterdim fakat sezon boyunca tek yarışlık düşüncelerimi aktaramadığım için sezon sonu tüm düşüncelerimi tek tek sürücülerin üzerinden konuşarak aktarmak istedim. Sürücüleri sezon sonu puan sıralamasına göre baştan aşağıya giderek yazacağım.
Yazı sonundan bir not: Yazıya başlarken tüm sürücüler hakkında detaylıca her şeyi yazmak istiyordum fakat yazdıkça yazasım geldiği için ve bunları sığdıramayacağım için tüm pilotlar ile ilgili düşüncelerimi özet şeklinde dökmek zorunda kaldım. Yeni sezonda umarım her yarıştan sonra yazı yazma huyu edinebilirim ve bu yazıda olduğu gibi tüm sezonu bir yazıya sığdırmaya çalışıp özet bir yazı yazmak yerine detaylıca tüm düşüncelerimi yazabilirim.
Bu sezonun ilk yarışından itibaren şampiyonluğu ne kadar istediğini tüm herkese gösterdi. Agresif araba kullanma şekliyle zaman zaman eleştirilse de, pist üzerinde Hamilton ile birlikte diğer tüm sürücülerden çok başka bir performans ile yarıştı. Her yarış altındaki aracın limitlerini sonuna kadar zorladı. Sezonun özellikle ilk haftalarında bir kaç hata yapmış olsa da, sezon sonuna gelirken neredeyse hatasız bir sürüş çıkardı. Bu sene bana göre gelişen tek konu sürücülüğü de değil, kişiliği de önceki senelere göre çok farklıydı. Geçtiğimiz senelerde her şeye hemen sinirlenen, agresif demeçlerde bulunan Verstappen, bu senenin ilk yarışından beri bir şampiyona yakışacak derecede olgun davrandı. Hem yarış içi olaylarda, hem tartışmalı FIA kararlarında hem de yarış dışı röportajlarında kişiliği ile de bu şampiyonluğu ne kadar istediğini bize gösterdi.
Altındaki araç genel olarak baktığımızda gridin en iyi ikinci aracıydı fakat bazı yarışlarda Red Bull ekibi pistte Mercedes’ten üstün gelebilecek aracı da hazırladı Verstappen’e. Şanssız bir şekilde kaldığı bir kaç yarış dışı ve yaptığı bazı hatalar olmasa belki Abu Dhabi‘ye gelmeden şampiyonluğunu bile ilan edebilecek potansiyeli vardı. Tüm sezon boyunca şampiyonluğu hak etmiş olduğunu düşünüyorum fakat buna rağmen Abu Dhabi’de neredeyse bir mucize yaşayarak şampiyon oldu. Böylesine bir sezonu, şans yardımıyla şampiyon olmuş olsa da, sezon içerisindeki DNF’leri ve bazı kronik RB16B sorunlarından sonra buradaki şansın onun tarafında olması beni çok rahatsız etmedi.
Her ne kadar agresif sürüş şekli bir çok kişi tarafından tartışılsa da, yıllar sonra 24 yaşında bu kadar arabaya hakim ve şampiyonluğu bu kadar isteyen bir ruh ile yarıştığı için ben Verstappen’i izlerken uzun zamandır hiç bir pilottan almadığım zevki aldım diyebilirim. Bana göre şampiyonluğu hak ettiği bir sezon çıkardı ve sonuçta da bu şampiyonluğu öyle ya da böyle kendi kariyerine yazdırmış oldu. Seneye 1 numaralı aracıyla neler yapacağını en çok merak ettiğim pilotlardan birisi şimdiden. Şampiyonlar kulübüne hoş geldin Hollandalı!
Formula 1’i izlerken belli pilotlar harici hiç bir zaman favori bir pilotum olmadı neredeyse. Çok sevdiğim ya da itici bulduğum bazı pilotlar oldu fakat duygularım ne olursa olsun her zaman bu pilotları izlemekten de zevk aldım. Çok açık bir şekilde de söyleyebilirim ki bu sezon başında şampiyonun Hamilton yerine Verstappen olmasını istiyordum. Fakat konu Hamilton olunca ne kadar iyi bir pilot olduğunu da her yarış tekrar tekrar size göstermeden geçmiyor kendisi. Verstappen’e göre daha olgun ve daha sakin bir sürüş tekniğiyle karşımızdaydı bu sene. Hatta bazı yarışlarda Verstappen’in agresif ataklarına karşılık daha olgun araba kullanma stiliyle bir çok kazanın önüne geçti bile diyebiliriz. Fakat Silverstone yarışından sonra, özellikle de starttan sonraki iki virajdan sonra Hamilton da içindeki şampiyonluk hırsını tüm F1 severlere gösterdi. Bu viraja kadar neredeyse hiç frene basmayan Verstappen’in karşısında artık 7 kere Dünya şampiyonu olmuş Hamilton olarak yarışmaya başladı.
Son yarışa kadar gösterdiği inanılmaz stabil sürüş tekniğiyle, Brezilya pistinde olduğu gibi neredeyse insan dışı diyebileceğimiz performansıyla bu sezon liderlik yarışından hiç kopmadı. Altındaki araç ortalamada gridin en iyi aracı olsa bile bu aracın hakkını başka bir pilotun veremeyeceği şekilde verdi. Her ne kadar Verstappen’in şampiyonluğunu istiyor olsam da sezonun son yarışlarında, özellikle Abu Dhabi‘deki performansıyla Hamilton’ın nasıl bir şampiyon ruha sahip olduğunu hepimiz gördük.
Verstappen’in şampiyon olmasını istememe rağmen Abu Dhabi‘de yaşadığı büyük şanssızlığa gerçekten çok üzüldüm. Böyle bir şanssızlığı, böylesine çekişmeli giden bir sezonda yaşamak hangi pilot olursa olsun çok kötü bir durum. Eminim ki en büyük Hamilton karşıtları bile Abu Dhabi’de yaşadığı olaya üzülmüştür fakat sezonun geneline baktığımızda bu tür şanssızlıkların ne zaman hangi takımı vuracağının pek tahmin edilemez olduğunu da görüyoruz. Şans her zaman Formula 1’in vazgeçilmez unsurlarından bir tanesi.
Hamilton ile ilgili korkularımdan birisi, bu sezon kaçırdığı bu şampiyonluğun kötü psikolojisini arkasında bırakamayacağı ve seneye Bottas‘a göre onu daha çok zorlayacak yeni takım arkadaşı Russel‘ın gelmesiyle biraz olsun geriye düşeceği konusu. Hamilton’ın gridde olup şampiyonaya aday olmadan yarışması herkes gibi beni de çok üzer çünkü gerçekten böyle bir sürücünün şampiyonanın kalitesine kattığı değer tartışılmaz bir gerçek. Fakat bu korkumun karşısında senelerce F1 koltuğunda oturmuş ve 7 kere şampiyon olmuş, hırslı bir ruh olduğunu bildiğim için de en kısa sürede tekrar motive olup bize 2022 sezonunda yine mükemmele yakın sürüş tekniğini göstereceğini düşünüyorum.
Bu sene Mercedes cephesinde, Hamilton’ın şampiyonluktan uzaklaşmanın sebeplerinden birisi de Bottas olabilir. Uzun süredir hep ikinci pilot olarak yarıştı, herkes az biraz yavaş bir pilot olduğunu zaten biliyordu fakat bu seneki kadar pasif bir Bottas’ı uzun süredir görmedik belki de. Özellikle sezon sonuna doğru resmen ilk 10 içerisinde kayboldu gitti kendisi. Çıkardığı güzel yarışlar olsa da bu yarışların genelde hepsini altındaki Mercedes aracına borçlu. Çünkü ne zaman arkalarda kalsa hiç bir zaman öne gelebilen bir pilot olmadı, yalnızca en önlerde başladığı yarışları bir şekilde en önde bitirebildi.
Tabi yukarıdaki konunun en büyük sebeplerinden birisi belki de sezon sırasında Mercedes’ten ayrılacağının duyurulması da olmuş olabilir. Senelerdir Hamilton’ın altında tabir-i caizse ezilen Bottas, Alfa Romeo‘ya geçeceğinin duyurulmasından sonra Mercedes’e olan az biraz katkısını bile pist üzerinde hiç göstermedi. Ben Bottas’ı genel olarak seven birisiydim fakat bu seneki artık çok kötü bile diyebileceğimiz performansı ile Mercedes’ten ayrılırken arkasında hiç güzel hatıralar bırakmadı.
Bu senenin belki de en çok tartışılan isimlerinden birisi. Sezon geneline baktığımızda oldukça istikrarsız bir şekilde yarışan, bazı sıralama günlerinde ilk 10’a bile kalamayan Perez, bazı yarışlarda ise bundan seneler sonra akıllarda kalacak savunmasıyla, Red Bull takımına yaptığı yardımlar ile bu sene izlemesi zevk veren pilotlardan birisi oldu. Özellikle Türkiye ve Abu Dhabi‘de Hamilton’a karşı yaptığı savunma, bundan seneler sonra bile izlenecek, konuşulacak ve belki de tüm zamanların en iyi savunmaları olarak tarihe geçebilecek sürüşlerdendi.
Perez’in en büyük eksisi bu sene arabaya çok geç ısınmış olması oldu. Buna rağmen aracı tanıdıktan sonra Bakü‘de aldığı birincilik dahil olmak üzere Red Bull’a olan katkısı yadsınamaz şekilde büyük. Verstappen’in de dediği gibi, belki Red Bull koltuğunda Perez yerine bir başkası otursaydı Verstappen’i bugün şampiyon olarak göremeyecektik. Sadece pist içerisindeki değil, pist dışındaki takım arkadaşlığı da Verstappen’i hep motive eden ve ileriye taşıyan türdendi. Ne demek istediğimi tam olarak anlamak için bu sezonki Hamilton-Bottas ve Verstappen-Perez arasındaki farkları düşünmeniz yeterli. Tam olarak bir takım arkadaşı nasıl olunur, bir takım için yarışmak nedir Perez bunu hepimize gösterdi.
Fakat kişisel performansına gelecek olursak, bence kendisinden beklenenin oldukça altında kaldığı bir sezon yaşadı. Diğer Red Bull pilotlarına göre bir ikinci pilot olarak çok daha fazla puan almış olsa da, konu Perez olunca sezon başında beklenti çok yüksekti. Fakat gerek araca geç alışması, gerek seneler sonra ilk defa bir rekabetçi arabada yarışması ve ek olarak Verstappen gibi şampiyonluğa yarışan bir takım arkadaşına yardımcı olmaya çalışması onun performansını biraz düşürdü diye düşünüyorum. Umarım 2022 senesinde gerçekten ne kadar kaliteli bir pilot olduğunu bizlere gösterebilir. Aynı zamanda 2022 senesinde Verstappen ve Perez takım arkadaşlığının da senelerce konuşulacak örnek bir takım arkadaşlığı yaşayacakları düşüncesindeyim. Bu sene bu takım arkadaşlığının temelini her iki pilot da çok güzel attı, umarım her şey aynı şekilde devam eder.
Bu senenin bana göre en büyük sürpriz yapan ismi Carlos Sainz. Ferrari garajına geçmesiyle birlikte, gerek Ferrari aracındaki sorunlar sebebiyle, gerek araca geç alışacağını düşündüğümden kendisinden çok düşük performanslı bir sezon bekliyordum. Aynı zamanda Ferrari’nin göz bebeği Leclerc‘in yanında da sönük bir ikinci pilot olarak kalacağını düşünüyordum. Fakat ben ve benim gibi düşünen herkese inanılmaz bir cevap verdi Sainz. Bu senenin açık ara beklentilerin en üstüne çıkan pilot kim oldu deseler hiç düşünmeden Sainz cevabını verebilirim. Hatta gelecek sezonlarda Leclerc’in Ferrari’deki yerini Sainz’ın alacağını düşünüyorum.
Ferrari gibi kullanması zor ve performans olarak diğer takımların gerisinde olan bir aracı, Sainz ilk sezonu olmasına rağmen inanılmaz bir şekilde kullandı. Hiç beklemediğimiz yarışlarda, hiç beklemediğimiz performanslarla ortaya çıktı. Orta sıranın tartışmasız en iyi pilotuydu, ki bunu da sezon sonunu Red Bull ve Mercedes pilotlarının arkasında bitirerek hepimize kanıtladı. Sezon içerisinde de Leclerc yerine Sainz’ın birinci pilot olarak görüldüğü yönünde dolaşan bazı söylentiler vardı ve sezon sonuna geldiğimizde şahsi görüşüm Ferrari cephesi eğer böyle bir karar alırsa Ferrari için bu kararın çok akıllı olacağı yönünde. Leclerc’e Ferrari uzun süredir rekabetçi bir araba veremiyor evet ama rekabetçi yarışlarda bile, özellikle Vettel’in takım arkadaşıyken yaptığı sayısız hatanın hiç birini Sainz’dan görmedik bu süre. Aracı sürebileceği maksimum performansıyla, çok küçük hatalar ile kullandı hep. Bir de Ferrari’nin kırmızı tulumu neden bilmiyorum ama Sainz’a gerçekten çok yakışıyor!
Bu sezon F1’den kim ayrılmalı deseniz sanırım hiç düşünmeden Ricciardo ismini veririm. Bu sene neredeyse hiç bir yarışta varlığını dahi hissettiremedi bizlere. Monza’da bir zafer almış olmasına rağmen Ricciardo’nun bana göre geçirdiği en kötü sezon bu sezon olmuştur. Sıralama turlarındaki berbat denebilecek performansı, araca bu kadar geç ısınmış olması, takıma katkısının hiç olmaması gibi bir çok etken ile birlikte Ricciardo bu sezonun en kötü isimlerinden birisiydi. Bir de bu kadar kötü performansının yanına takım arkadaşının bazı yarışlarda gösterdiği üst düzey performanslar eklenince sanırım Ricciardo bu sene çok fazla taraftar kaybetmiştir. Özellikle Monaco’da takım arkadaşı Norris’ten tur yemiş olması hiç bir sürücünün kaldıramayacağı kadar kötü bir durum.
Norris cephesine gelecek olursak da sezona çok hızlı bir şekilde başladı. Fakat Monza’da birinciliği takım arkadaşına kaptırması ve ardından Sochi‘de son turlarda yaşadığı büyük felaketin ardından neredeyse sezona havlu attı. Sezonun sonlarına doğru pistte hiç varlık gösteremedi. Bu iki pilotun bu denli kötü pilotlar olduğunu düşünmüyorum fakat uzun süreden sonra altlarında rekabetçi sayılabilecek bir araç varken Ferrari‘yi takımlar şampiyonasında geçememesinin tek sebebi McLaren’in pilotlarından kaynaklanıyor. Norris çok yetenekli ve saf hızı gerçekten çok yüksek bir pilot. Eğlenceli kişiliği ile de şampiyona yarışında görmek istediğim isimlerden birisi. Umarım bu senenin ikinci yarısında yaşadığı travmaları atlatıp seneye gerçekten yeteneğini gösterecek bir Norris izletir bizlere.
Bu senenin Verstappen-Perez‘den sonra gelen en iyi takım arkadaşlığını Alpine aracında gördük. Hatta Alpine takımı bu sezonki bir zaferini ve Alonso’nun bir podyumunu bu takım arkadaşlığına borçlu desem haksız sayılmam sanırım. Alonso yıllar sonra hala ne kadar büyük bir şampiyon olduğunu gösterdiği bir sezon yaşattı bizlere. Bir çok yarışta aracın verebileceği performansın üstüne çıktı. Ocon’u genel olarak beğenmesem de bu sene yapabileceğinin maksimumunu yaparak en iyi sezonunu geçirdi diyebilirim. Ama başta da dediğim gibi, bu iki pilotun da bu kadar hızlı olmasının arkasında gerçekten güçlü bir araç ve bundan da öte iyi bir takım arkadaşlığının verdiği motivasyon yatıyor bence.
Alpine gelecek sezon beni en çok heyecanlandıran takımlardan birisi konumunda. Alonso’nun neler yapacağını tahmin edebilmek her sezon olduğu gibi gelecek sezon da çok zor ancak bu sene bir podyum ile bizlere kendini hatırlatan Alonso’dan emekliye ayrılmadan önce Alpine ile bir zafer görebilmenin hayalini kurmak bile gerçekten çok güzel. Arkasında Ocon gibi bir takım arkadaşı ve biraz da şans ile umarım seneye kendisini bir yarış galibiyeti almış şekilde görürüz.
Alpha Tauri bu sezon en hızlı başlayan takımlardan birisiydi. Özellikle Bahreyn yarışındaki performansları ile hepimizi heyecanlandırdılar. Gasly‘nin zaten yetenekli biri olduğunu biliyoruz fakat yanında Tsunoda gibi bir pilotun da gelmesiyle Alpha Tauri’den beklentimiz sezon başında oldukça fazlaydı. İki pilot bu beklentileri de yerine getirdiler. Sıralama turlarında üst sıralarda aldıkları sonuçlar, yarış performansları çok iyiydi. Fakat sezonun ikinci yarısında, ilk yarısına kıyasla oldukça düşük performansları vardı. Her ne kadar sıralama performansları hep iyi olsa da, gerek stratejik hatalarıyla gerekse kötü yarış performanslarıyla sezonun ikinci yarısında resmen silinip gittiler.
Bu iki isim yarışlara çok özel bir heyecan katıyor bence. Bu yüzden Alpha Tauri ismiyle gelecek sezon umarım üst düzey bir başlangıç yaparlar ve hep orada kalırlar. Gerçi kötü performans dememe rağmen Gasly pilotlar şampiyonasını dokuzuncu bitirerek aslında yine çok büyük bir iş başardı fakat Tsunoda biraz olsun beklentinin altında kaldı. Yine de çaylak pilotun ilk senesiydi diyerek kendimi avutup, seneye çok daha iyi işler başaracaklarını ümit ediyorum.
Geçtiğimiz sezon Racing Point adı altında yarışan takımı bu sene Aston Martin ismiyle pistlerde gördük. Kişisel olarak senelerdir favori pilotum olan Vettel‘in bu takıma gelmesiyle ve Racing Point’in son senelerdeki üst düzey performansıyla birlikte sezon başında oldukça heyecanlanmıştım aslında. Fakat sezonun başından itibaren bir türlü istenilen performansa çıkamadı Aston Martin. Her iki pilot da elinden gelen tüm her şeyi ortaya koysa da alabildikleri en büyük sonuç şu an hatırladığım kadarıyla Bakü‘de gelen Vettel’in ikinciliği oldu. Yeni bir takım olması, Vettel’in belki adapte olamaması bu düşük performansın sebebi olabilir ancak seneye de Aston Martin takımının bu sezondan çok bir farkı olacağını düşünmüyorum, yine orta sıralarda bir yerlerde bu seneki performanslarıyla devam edeceklerdir.
Son olarak yazmak istediğim isim, hepimizin gönüllerinde taht kurmuş, senelerdir bize inanılmaz anlar yaşatan Räikkönen nam-ı diğer Iceman. Bu sene F1’e veda edeceğini açıklamasıyla birlikte hepimizi derinden üzmüş olsa da F1’e ve bizlere bıraktığı miras tartışılamayacak kadar büyük. Altındaki Alfa Romeo aracıyla bazı yarışlarda üst düzey performans göstermiş olsa da, gerek kişiliğinden dolayı gerekse aracın yetersizliğinden dolayı onu bu sene hep arka sıralarda gördük. Fakat Räikkönen öyle bir pilot ki, ne kadar arkada olursa olsun her sene olduğu gibi bu senede bizi hem güldürdü, hem heyecanlandırdı hem de bir Formula 1 pilotu nasıl olur hepimize gösterdi. Performansıyla ilgili yazılacak çok bir şey yok yukarıda da dediğim gibi fakat bu sezon veda ettiği için Räikkönen’i yazmadan da bu yazıyı bitirmek istemedim. Yaşattığın tüm güzel anlar ve Formula 1’i bize sevdirmekte katkı sağladığın için teşekkürler şampiyon! Eğer zaman bulabilirsem kendisi ile ilgili daha detaylı ve uzun bir yazı yazmak da notlarımın arasında bulunuyor.
Aslında yazılacak çizilecek bir kitap dolusu konu var bu sezon ile ilgili. FIA’nın verdiği tartışmalı kararlar, pilotların yarış yarış performansları, takımların genel tutumları, Wolf-Horner ikilisinin karşı karşıya gelmesi… Fakat tüm bunları tek bir yazıya sığdırmaya ne nefesim yetti açıkçası ne de bu kadar uzun bir yazıyı yazsam kimsenin okumayacağını biliyorum. Bu yüzden elimden geldiğince özet şekilde kendi düşüncelerimi aktarmak istedim. Tüm bu konuları zaman buldukça bu kategori altında yazmaya devam edeceğim.
Not: Başta da söylediğim gibi bu sezon Verstappen’in şampiyon olmasını istiyordum fakat buna rağmen yaklaşık 20 senedir izlediğim sporda her zaman objektif olarak yorum yapmaya çalışıyorum. Formula 1’i bana göre diğer sporlardan ayıran en önemli unsur da bu, her ne kadar bir pilotu destekleseniz de pistlerde gördüğümüz her şampiyonluk, her atak gerçek F1 izleyicisi için çok değerli oluyor. Bu yüzden de umarım buradaki yorumlarımı olabildiğince tarafsız şekilde yaptığımı düşünerek okursunuz.