Anıl Kıral

Project Manager at Nesine
Collector @anilkrlcollection


Anıl Kıral

Project Manager at Nesine
Collector @anilkrlcollection

Linkedin

Instagram

Plak Toplamak İsteyenlere Tavsiyeler

Uzun süredir plak koleksiyonu yapıyorum. Bu yolculukta birbirinden farklı kavramlar öğrendim, yepyeni deneyimler kazandım. Plak toplamaya başlamak, müziğe ve müzik dinlemeye olan bakış açımı tamamen değiştirdi diyebilirim. Bunun sebeplerini ve plak toplamaya karar verirseniz nelere dikkat etmeniz gerektiğiyle ilgili bir şeyler karalamak istedim.

Neden plak dinliyorum?

Öncelikle nostaljiyi oldukça seven birisi olarak her zaman eski eşyalara, nostaljik ögelere merak duymuşumdur. Bu merak duygumun yanına bir de hayatımın neredeyse her anında benimle olan müzik tutkusu eklenince plaklar ile tanıştım. Plaktan müzik dinlemek ilk başta çok nostaljik bir şey gibi gelse de, zaman geçtikçe plaktan müzik dinlemenin amacı sadece nostaljik duygularınızı gidermek değil aynı zamanda müzikten aldığınız zevki de artırmak oluyor. Müziği keşfetmeye, müziğin ne olduğunu çok daha iyi anlamaya başlıyorsunuz. Spotify’dan 5 dakikada ulaşabildiğiniz bir dijital ses yerine, albümü bulmak için belki günlerinizi harcadığınız, o albümü pikapçalara yerleştirip gözlerinizi kapattığınızda sadece müzik ve sizin olduğunuz bir anı düşünün. Bu büyüleyici anın yanına bir de müziğin gerçek kalitesini duymaya başladığınızda artık bir plak koleksiyoncusu olmanın ilk adımı atmış oluyorsunuz diyebilirim.

Müziği sadece duymanın yanında müziğe dokunabilmek gerçekten muhteşem bir duygu. Özellikle biraz sonra anlatacağım dönem baskı plaklarda gerçekten müziğin ne demek olduğunu en ince ayrıntısına kadar anlıyorsunuz. Sadece dokunmak bile, binlerce kez dinlediğiniz şarkıdan bambaşka bir his almanızı sağlıyor. Bir albümü sadece dinlemek için değil, kapağı, içerisindeki notları için bile almak istiyorsunuz. Belki 30-40 senelik bir plağı elinizde tuttuğunuz zaman daha önce kendinizi bu sevdiğiniz sanatçılara hiç bu kadar yakın hissetmediğinizi anlayacaksınız.

Tavsiyelere geçmeden önce yakın zamanda açtığım ve koleksiyonumda olan plakları, kasetleri sergilediğim Instagram hesabıma göz atabilirsiniz.

Plak kondisyonu

Öncelikle en önemli konu plak kondisyonu. Toplamaya başladıktan sonra belki de tanışacağınız ilk terim kondisyon olacaktır. Genellikle bu kondisyonlar rakamlar ile ya da bu rakamlara karşılık gelen bazı kısaltmalar ile anlatılır. Tahmin edebileceğiniz gibi 10 kondisyonlu plak tamamen sıfır durumdayken, 4 kondisyonlu bir plak artık dinlenemez haldedir. Ya da kondisyonnu EXL olarak geçen bir plak temizken, G olan bir plak içerisinde sorun barındıracaktır. İlk başta bu kondisyon numaraları ya da harfler size anlamsız gelse de bir süre sonra hangi kondisyonun tam olarak ne anlama geldiğini anlamaya başlıyorsunuz. Benim sizlere tavsiyem belli bir süre sonra kendinize uygun gelen bir kondisyonun altındaki plakları almayın. Örneğin; ben genellikle 7 ve üstü kondisyonda plakları toplamaya özen gösteriyorum fakat birazdan bahsedeceğim bazı istisna durumlar olabiliyor.

En çok yanlış bilinen konu plaktan gelen cızırtı sesleri. Belki bu yazıyı okuyan sizlerin bile plak koleksiyonu yapmaya başlamasının sebebi bu nostaljik olarak adlandırılan cızırtı sesleri olabilir. Şu an tam olarak tarif edemeyecek olsam da bu seslerin ne olduğunu hepiniz anlamışsınızdır. Plak ile ilgili bilinen belki de en yanlış konu bu. Cızırtılı bir plak her ne kadar size nostaljik gibi gelse de düzgün plak değildir. Bir plaktan olabildiğince net ve bozulmadan ses almanız çok önemlidir. Bu cızırtıları sesi, plağın belli başlı sorunları olduğunu gösterir. Bu yüzden ilk başta bu tarz plaklar biraz olsun nostalji arayışınızı tatmin etse de, ilerleyen zamanlarda net ve kaliteli müzik için bu plaklardan kesinlikle uzak durmaya başlayacaksınız.

Yukarıda bahsettiğim plak kondisyonu konusunda bazı istisna durumlar olabiliyor. Bunları genelde gerçekten çok nadir bulunan plaklarda yaşıyorum. Bir plak bazen neredeyse dinlenmeyecek durumda olsa bile, nadirliğinden dolayı koleksiyonumda olmasını istiyor ve satın alıyorum. Bu tür konular tamamen sizin kişisel zevklerinize kalmış aslında, belli bir kalitenin altında plak almamak ya da belli başlı istisna durumlarda kalite gözetmeksizin koleksiyonunuza katmak tamamen sizin müzik zevkinizle alakalı bir durum. Bu konuyu böylesine detaylı açıklamamın sebebi bu işe başladığınızda ilk başta pek fazla anlayamayacağınız, size saçma fiyatlar görecek olmanızdan dolayı. Örneğin; hiç bulunmayan, çok az sayıda basılan bir Pink Floyd plağı bazen dinlenmeyecek durumda olsa bile çok yüksek fiyatlardan satılabiliyor. Ya da aynı şekilde Japon baskı olan plaklar, normal dönem baskılarının neredeyse 3-4 katına satılabiliyor. Tüm bu durumlar tamamen siz ve sizin müzik zevkinizle, bütçenizle karar vereceğiniz durumlar.

Japon baskı dediğimiz plaklar, Dünya üzerindeki en kaliteli sesi veren plaklar. Bu yüzden genelde çok nadir bulunuyorlar ve bulsanız bile Japon baskı olmayan plakların çok daha üstünde bir fiyata satılıyorlar.

Kapak kondisyonu

Yukarıda bahsettiğim onca şeyden sonra bu başlığı okuduğunuzda tahmin edebileceğiniz gibi, plaklarda bir diğer önemli unsur kapak kondisyonları. Aynı plaklarda kullanılan dereceler gibi kapakların da bir derecesi bulunuyor. Yırtık durumuna, yıpranma oranına göre bir derece ile kondisyonlar eşleştiriliyor. Plakta olduğu gibi, başta anlamasınız da belli bir süre sonra kapakların kondisyonlarının neye karşılık geldiğini artık anlayabiliyorsunuz.

Kapakların durumlarında, plaklarda gösterdiğim kadar özenli değilim ben. Yazının en başından beri dediğim gibi, plak toplamak tamamen sizin bu olaya bakış açınızla alakalı bir şey. Benim için de müziğin cızırtılardan, takılmalardan uzak olması ve net olması kırmızı çizgilerimden biriyken, kapakların kondisyonlarındaki düşüklüklere daha fazla tolerans gösterebiliyorum. Plak kondisyonu yüksek olan bir albümün kapak kondisyonu düşük olsa bile almaktan çekinmiyorum. Hatta bazen düşük kondisyonlu albüm kapakları, yaşanmışlıklardan dolayı beni sanatçılara nedense daha yakın hissettirebiliyor.

Plaklarda olduğu gibi plak kapaklarının da nadirlikleri ve ilgi çekici yanları bulunuyor. Mesela bazı albümleri dinlemesem bile, albüm kapağı çok güzel gelen, koleksiyonumda kesin olmasını istediğim bir çok plağım var. Bir süre sonra sizler de bu plakların ve kapakların nadirliklerine ya da sevip sevmediğiniz gruplara, sanatçılara göre bu satın alma alışkanlıklarınızı oturtmaya başlıyorsunuz.

Plak ve kapak kondisyon durumuna kısa bir özet geçmem gerekirse; aslında tüm her şey sizin zevkiniz ve müziğe bakış açınız ile doğru orantılı. Bir gün düşük kondisyonlu ama sizin için manevi değeri yüksek bir plağı koleksiyonunuza katarsınız, başka bir gün müzik kalitesi son derece yüksek olan ama kapak kondisyonu umrunuzda olmayan bir albümü koleksiyonunuza katarsınız. Korkmayın, zamanla tüm bu kondisyon ve fiyat konuları kafanızda çok net bir şekilde netleşecek.

Hangi plakları, nasıl toplamalıyım?

Yazının en başından beri vurguladığım tek bir konu, tamamen kişisel zevklerinize göre. Fakat burada küçük bir tavsiye verecek olursam, gerçekten çok sevdiğiniz ve değerli bulduğunuz sanatçıların albümleri ile başlayın. Zaten plak koleksiyonuna başladığınız anda bu işin biraz pahalı bir hobi olduğunu anlayacaksınız, bu yüzden maalesef ister istemez kendinizi kısıtlamak zorunda kalacaksınız. Zaten tüm müzik türlerinden, tüm sanatçılardan bir plağım olsun gibi bir kafa yapısıyla koleksiyon yapmamanızı öneriyorum. Bunun yerine gerçekten dinleyeceğiniz, merak ettiğiniz ve sizin karakterinizi oluşturan müziklerin albümlerini toplayarak başlayın. Örneğin; ben her ne kadar Türkçe müzik dinlemeyi çok sevsem de bazı istisnalar hariç Türkçe plak toplamıyorum. Bunun yerine gerçekten kendi müzik tarzım diyebileceğim eski zamanların Rock müzik kategorisindeki plakları toplamaya öncelik veriyorum. Ancak her zaman dediğim gibi, nadir bulunan ve gerçekten hoşuma giden hiç bir müziği de, kendimi kısıtlamadan, pas geçmeden koleksiyonuma ekliyorum.

Müzik türümüze, istediğimiz plaklara karar verdik. Şimdi sıradaki konu baskılar ve basım yerleri. D&R’a gittiğinizde çok ünlü grupların, en ünlü albümlerini ucuz fiyatlara görebilirsiniz, bu fiyatlar sizi yanıltmasın. Bu tür yerlerdeki bir çok plak yeni baskı dediğimiz plaklar. Yani bir çoğu aslında dijitalden plak haline getirilmiş albümler. Şekil olarak plaktan farklı durmasalarda, kapakları sonradan yapılmış, bir çoğunda plak dijital olarak kaydedilmiş. Kısacası bir çok plak koleksiyoneri için değeri olmayan plaklar. Fakat tabiki bazı plakların dönem baskılarını bulmak imkansız olduğu için zaman zama bu seçeneği değerlendirmek gerekiyor. Plak koleksiyonerlerinin asıl baktığı plaklar genelde dönem baskı dediğimiz plaklar. Bunlar gerçekten döneminde basılmış, sanatçıların doldurdukları plaklar oluyor. Kısacası, o gün çıkan plak neyse, şu an elinizde tuttuğunuz plak işte o seneler önce basılmış plak. Bu plaklar tabiki yeni baskılara göre daha pahalı oluyor fakat kondisyonu düşük olanlarda da maalesef ses kalite kaybı yaşanabiliyor. Bu yüzden dönem baskı alırken yine yukarıda bahsettiğimiz kondisyon konusu oldukça önemli bir hal alıyor. Bununla birlikte bir de basım yerleri plaklar için önemli bir konu olabiliyor. Yukarıda bahsettiğim gibi genelde Japon baskı plaklar en kaliteli plaklar olarak geçiyor. Bunun yanında US, UK, Türkiye basımlı plaklara da oldukça sık rastlayacaksınız. Plakların nadirlik durumlarında basıldığı dönemler ve hatta basıldığı ülkeler bile rol oynuyor. Bu konuya derinlemesine girsek belki her plak için, her basım yeri için bir kitap dolusu açıklama yazmam gerekecektir. Bu yüzden bu konuyu burada geçip, bu baskılar arasındaki farkları keşfetmeyi size bırakıyorum.

Geldik en zor konulardan birisine. Plak toplamak için karar aldık, hangi plakları istediğimizi belirledik, peki bu plakları nerede bulacağız? Öncelikle internet çağında yaşadığımız için bu iş ile uğraşan çok fazla sayıda kişi var. İnternet üzerinden alacağınız, dokunamayacağınız ya da dinleyemeyeceğiniz plaklarda güven çok önemli bir konu oluyor. Bu yüzden bir süre sonra internetten satın aldığınız yerleri çok kısıtlı sayıda tutmanız, sadece güvendiğiniz yerlerden satın almanız sizin yararınıza olacaktır. Örnek vermem gerekirse benim için Instagram üzerinde satış yapan PlakKolik hesabı öncelikli olarak alışveriş yaptığım yer. Bunun iki önemli sebebi var, birincisi tam aradığım müzikleri bulabileceğim bir yer olması, diğeri ise karşılıklı güven. Bu şekilde 2-3 yer keşfettikten sonra zaten internetten başka bir yer bulma arayışınızda kalmıyor.

İnternet her ne kadar kolaylık olsa da, bir plak koleksiyoncusu için dokunarak ve dinleyerek almanın tadı bambaşka. O yüzden benim de favorim olan dükkanlardan plakları nasıl toparlayacağız konusuna gelelim. Öncelikle burada plaklara dokunduğunuz, imkan olursa dinlediğiniz için doğal olarak internetteki kadar korkak olmanıza gerek yok. Plakların kondisyonlarını gözlerinizle görüp, dinleyip bu şekilde satın alıyorsununuz. Dükkandan plak almanın bu garantici yanı dışında bir diğer güzel noktası ise aklınızda hiç olmayan bir plağı ya da sanatçıyı görüp o plağa sahip olmanız. Hatta belki de hiç tanımadığınız bir plağı, sırf kapağı güzel geldiği için deneyimlemek isteyip satın alabiliyorsunuz. Ben bu şekilde çok fazla yeni sanatçı ve yeni albüm keşfettim diyebilirim. Genelde dükkandan istediğim albümlerin yanı sıra 1-2 adet hiç tanımadığım ve bütçemi zorlamayacak bazı albümleri de alarak çıkıyorum. Bunları bir boş anımda deneyimlemek, keşfetmek inanılmaz bir zevk veriyor. Aslında bu işleme bir nevi Spotify’ın analog keşfeti diyebiliriz.

İnternet, plak dükkanları dedik ve aslında bir diğer favorim olan bit pazarları, antika pazarları ve sahaflara geldik. İnternet için kolaylık, sadece plak işi yapan dükkanlar için kalite ve güvenilirlik diye kodladık. Bit pazarları, antika pazarları ve sahaflar için ise kullanabileceğim tek kelime heyecan olabilir. Çünkü genelde bu tarz yerlerde karşınıza ne çıkacağını hiç bilmiyorsunuz. Sahafları hariç tutarak söylemem gerekirse özellikle pazarlarda satan kişi bile çoğu zaman ne sattığını bilmediğinden, tüm plakları keşfetmek, tek tek bakmak size kalıyor. Biraz şeytanca olacak fakat bazen yüzlerce, binlerce liralık plakları çok ama çok ucuza alabiliyorsunuz bu sayede. Örnek vermem gerekirse, piyasada 400-500 liraya bulabileceğiniz bir albümü bazen 30 liraya alıp koleksiyonunuza katabiliyorsunuz bu gibi yerlerde. Gerçi son 1-2 senedir bu pazarlardaki satıcılar da plaklara artık daha özenli bir şekilde fiyatlandırma yapıyor fakat yine de şanslı gününüzdeyseniz sizi neyin beklediğini hiç bir zaman bilemezsiniz.

Bu pazarlar ve sahaflarda dikkat etmeniz gereken şey, plakların kondisyonları. Genelde dükkanlardan ya da internetten aldığınız plakların kondisyonları belliyken, bu tür yerlerde biraz daha sizin insiyatifinize kalıyor kondisyon değerlendirmesi. İlk başlarda bir kaç bozuk plak ile evinize dönerseniz sakın moralinizi bozmayın, bir süre sonra gözünüzle ve dokunarak bile plağın kondisyonunu çok rahat anlayacaksınız.

Tüm yazıya kısa bir özet geçmem gerekirse, plak işi tamamen sizin zevklerinize göre şekillendireceğiniz, gerçek müzik dinleme zevkini yakalayabileceğiniz ancak biraz pahalı bir hobi. Plak toplama ile ilgili küçük küçük ipuçları olsa da tüm koleksiyonunuzu nasıl şekillendireceğiniz tamamen size kalmış durumda. En unutmamanız gereken şey ise, başlarda biraz yüksek fiyatlardan plak alacak olabilirsiniz ya da bazı dinlenmez haldeki plakları almış olabilirsiniz ama eğer bu işle gerçekten ilgileneceksiniz çok kısa bir süre sonra tüm piyasaya ve albümlere, kondisyonlara kesinlikle hakim olacaksınız.