Ben Karsu‘yu çoğu kişiye göre geç tanıdım diyebilirim. Yaklaşık 2 senedir takip ediyorum fakat kendisi daha küçücük bir çocukken restoranlarında piyano çalarak başlamış müzik hayatına. Hollanda’da yaşayan, Türk geleneklerinden de hiç uzaklaşmadan büyüyen bir kadının nasıl üst düzey bir sanatçı olabileceğine dair güzel örneklerden birisi olarak da şu anda karşımızda duruyor.

Müzikle ilk tanıştığım zamandan beri rock müziğinin hayatımda her zaman bir yeri oldu. Yerli ve yabancı farketmeden bir çok grubu ve müzisyeni tanıdım, bazıları müzik zevkime yön verdi bazıları ise pek dinlemediklerim olarak hayatımın bir köşesinde kaldı. Fakat Türkiye’de yaşayan ve rock müzik dinleyen bir çok kişinin de katılacağı gibi, Duman müzik zevkime ve müzik alışkanlıklarıma yön veren en büyük gruplardan birisiydi her zaman.

Hiç olmadık yerden bir anda beliren plakları dinlemeyi her nedense daha çok seviyorum. Çok önceden dinlemiş bir albüm ya da hiç dinlemediğiniz bir albümü bir plaktan dinlemenin zevki ve karşılaşacağınız sürprizler size müziğin ne kadar güzel bir şey olduğunu tekrar hatırlatıyor gibi geliyor. John Lennon ve Yoko Ono‘nun Double Fantasy plağı da tam bu hisleri unutmaya başladığım zamanlarda karşıma çıktı.

Bu topraklarda Türkçe Rock müziği deyince beğenin ya da beğenmeyin akla gelen ilk isimlerden birisi her zaman Duman grubu oldu. Belki ilk Duman ile tanıştık Rock müziğiyle ya da Türkçe Rock müziği neymiş diye heveslendiğimizde ilk üç grup/sanatçı’dan birisi oldu Duman. Ve bu grubun bu kadar iyi olmasını sağlayan şey de, diğer her başarılı grupta olduğu gibi sadece solistin değil, basçısının, bateristinin ve gitaristinin çok değerli isimlerden oluşmasıydı. Duman grubu kurulduğundan beri de bas gitarist dediğimiz zaman karşımızda Ari Barokas ismini duyduk.